Kumdan Uygarlık

Bu Yazıların Orijinalleri BT Dünyası e-dergisinde yayınlanmaktadır. www.btdunyasi.net

26.7.06

ADSL hizmeti ne zaman, bizi tatmin edecek kadar, ucuzlayacak?


Türk Telekom’unGenel Müdürü Paul DOANY ADSL tarifelerinde İnternet’i “iki kat hızlandırdık ve fiyatları yüzde 10 ile 18 oranında aşağı çektik” şeklinde açıklama yaptı, ortalık toz-duman oldu...

Kimi Doany’yi doğrudan / basın yolu ile suratına karşı yalancılıkla suçladı, kimi “yaptığınız hesaplama yanlış Paul bey” dedi, kimisi Japonya’dan Laponya’ya, Togo’dan Kongo’ya kadar değişik ülke tarifeleri vererek insafa davet etmeye çalıştı.

Sonuçta esas sorulması gereken soru, her zamanki gibi, gene sorulmadan bırakıldı.

Üç aşağı beş yukarı söylenenler hep şu oldu:

- Kapitalizm böyle işte, gözlerini kâr hırsı bürümüş bir avuç sanayici, hizmet sektöründe köşebaşını tutmuş 3-5 kapitalist, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyor.

- Bu Türkiye’nin ADSL’e ihtiyacı var mı yok mu, ADSL olmadan gelişme olur mu diye sormak işlerine gelmiyor.

- Zaten yabancı sermaye hep böyledir, bizim ülkenin çıkarlarını niye düşünsünler ki, kısa vadede sömürebilecekleri kadar sömürmek isterler. Memlekete çivi çakmak işlerine gelmez.

- Şimdi TT, Türkler’de kalacaktı ki, hatta devletin/halkımızın olmaya devam edecekti ki, bak nasıl ADSL bedava – hatta “kullandıkça üste para al” – şeklinde olacaktı, o zaman görecektiniz...

diyenler..yoktur diyemiyorum. Ben duymadım, duymak da istemem ama gene de muhakkak vardır.

Daha çoğu, daha ucuza isteyip de alamayanların en son dayanakları da hızlı veya çabuk bir yoldan bu söylemlere kadar gidiyor. “Sen ne kadar bencilsin. Ne olur halk için biraz fedakarlık yapsan? Ne olur komşunu da düşünsen? Bu’sun sen işte..Beeeenciiil, beeenciiiil...

Peki nedir sorulması gereken soru? Bu şirket gerçekten de daha ucuza mal ettiğini daha pahalıya mı satıyor? Büyük bir ihtimalle....

Peki bizim bu üretilen malı, değeri, hizmeti daha ucuza istemeye nereye kadar hakkımız var?

Arkadaşlar, yoldaşlar, Romalılar :

Şurasını kabul etmekte bir problem olacağını sanmıyorum ama gene de tekrar edeyim, Türk Telekom kendi alanında ADSL tarafında bir TEKEL’dir...

Yabancıların “coercive monopoly” dedikleri “cebrî tekel” yani zorlama ile yaratılmış. Kimin zoru ile? Siyasi iradenin zoru ile.

Şimdi bu “coercive monopoly”nin (İngilizce yazayım ki Paul bey de anlasın) niye oluştuğunu, onu oluşturan nedenleri, hala tekel kalmasını sağlayan ve bundan sonra benzeri tekellerin oluşmasını tümden engelleyecek üşünce yapısı ve disiplini sağlamadan “5 kuruş değil 3 kuruş olmalı, 512K değil 100MB olmalı” gibi konuşmalar havanda su dövmekten, günlük popülarite kazanmaktan başka birşey sağlamaz.

Piyasalara iki tip güç hükmeder.

1- Ekonomik Güç
2- Siyasi Güç

Ekonomik güç, tanımı itibarı ile pozitif birşeyden doğar(bu bir değer olabilir, ödül olabililir, çıkar olabilir). Ekonomisini, üretim şekillerini daha iyi, daha rasyonel gerçekleştiren taraf, ekonomik gücü eline geçirir, bu güç karşısında daha iyisini yaratamayan, üretemeyen, rekabetten çekilir, silinir gider.

Siyasi güç, tanımı itibarı ile negatif birşeyden çıkar (zoralım olur, diğerlerini yasalarla engellemek, gerekirse hapise atmak olur). Siyasi gücü ele geçiren, yasaları kendisi koyar, rasyonel olması doğası itibarı ile beklenemez, üretim şekillerini ve ekonomisini akıla estiği gibi – çoğu zaman irrasyonel şekilde – gerçekleştirir.

Örneğin, hangi ekonomik güç 81 ilimizin 81’ine de havaalanı yapar?

Ama siyasi güç yapar, çünkü harcayacağı para kendi parası olmadığı gibi, bu parayı rasyonel yerlere harcamak yerine “vatandaşa hizmet götürüyorum” diye har vurup harman savurmak kısa vadede daha çok oy getirir – ki bu da siyasi gücün devamlılığını sağlar.

Türk Telekom, zamanında piyasada tekel olarak başlamış, ama artık tekel olarak kalmasının sorgulanması gereken bir kurumdur.

Siyasi güçten kaynaklandığı için de ekonomik gücüne yaslanmak zorunda kalmadan hayatını idame ettirir.

Madem kâr/zarar nihai tahlilde maliyetle satış fiyatı arasındaki farktan oluşuyor, o zaman piyasada kar elde etmenin yolları belli :

- Ya daha ucuza maledeceksiniz
- Ya da daha pahalıya satacaksınız

Eğer cebrî tekelseniz, daha ucuza maletmek için kafa patlatmanıza gerek yok, daha pahalıya satın olsun bitsin.

Yıllardır Microsoft’u tekel olmakla suçlayanlar, hiç olmazsa ekonomik güç ile siyasi güç arasındaki farkı görsün ve hangi gücün büyümesinin daha zararlı olduğunu tespit etsin.

Microsoft, ondan daha güçlü/hızlı/virüslerden etkilenmeyen/sosyal adalet taşıdığı iddia edilen ve bedavaya kadar ucuz alternatiflerinin varlığına rağmen varolan ekonomik gücüne kavuşmuş durumda.

Türk Telekom ise siyasi güçten kaynaklanan bir tekel.

Ama biz Microsoft’u başka şirketlerin yaşamasına izin vermemekle suçlayıp, ikiye, üçe, dörde, beşe böldürmeye, kodlarını açmadığı müddetçe günde 2 milyon EUR ceza ödemeye mahkum edilmesini haklı bulmaya devam ederken, Türk Telekom’a “insaf artık, bari diğer ülkelerle aynı hizmeti ver” diyerek konuya şaşı bakmaya devam ediyoruz.

Türk Telekom bunun yapmak zorunda kalmadığı, sizin rakiplere kaptırmak gibi bir kaygı taşımadığı müddetçe bunu niye yapsın? Sizin elinizde bir ekonomik güç yoksa bunu nasıl isteyeceksiniz? Fiziksel güç kullanarak mı?

O zaman Paul Doany’yi kaçıralım, Türk Telekom’un penceresinden taşa sardığımız bir kağıtla isteklerimizi sıralayalım :

1- ADSL 5 kuruş yerine 3 kuruş olacak
2- Hızı 512K yerine 100MB olacak
3- Evde kalmışlara otomatik abone eşleştirmesi yapıp dünya evine girmelerine yardım edecek
4- Internetten ücretsiz yiyecek, giyecek, barınacak indirmek mümkün olacak
5- Madem bu kadar hızlı internet bulduk, TV dizileri de reklamsız olarak internet sitelerinde yayınlanacak
6- ADSL istediğimiz kadar pasta yiyip, kilo almamamızı sağlayacak. Bunun için de klavyelere basarken harcadığımız kalori miktarını 150 katına çıkartsın. Nasıl başaracağı bizi ilgilendirmez. Biz tüketiciyiz, haklıyız, kazanacağız....

yoksa Genel Müdürünüzü bir daha göremezsiniz.

Not: Polisi bu işe karıştırmayın

Bu sayılık da bu kadar olsun.

En güzel günler, en güzel geceler sizlerin olsun.

1 Comments:

Blogger Huysuz Orta Yaşlı said...

Paul Doany'ye çok kızan Tüketici derneklerinin başkanları Kazak Abdal bu türküsünü bütün üyelerine ezberletip, Türk Telekom önünde koyacakları korsan gösteride hep birlikte çığırabilirler :

eşeği saldım çayıra otlayıp karnın doyura
gördüğü düşü hayıra yoranında avradını
münkir münafıkın huyu yıktı harap etti köyü
ölüsüne bir tas suyu dökenin de avradını

dağdan tahta indirenin ıskatına oturanın
mezarına götürenin imamın da avradını
derince kazın kuyusun inim inim inilesin
kefen dikmeye iynesin verenin de avradını

müfsidin birde gammazın malı vardır da yemezin
ikisin meyyit namazım kılanın da avradını
kazak abdal söz söyledi cümle halkı taneyledi
sorarlarsa kim söyledi soranın da avradını

Kazak Abdal'ın sinirlendiği her kimse ölmüş ama Abdal'ın siniri geçmemiş, bir kere sinire kesmiş bir daha da düzelememiş...
Tüketici dernekleri Paul bey'e olan hislerini bu şekilde dile getirebilirler sanırım.

10:51 AM  

Post a Comment

<< Home