Yaşama Anlam Katmak
14 Aralık’ta Microsoft’un Visual Studio 2005, SQL Server 2005, BizTalk Server 2006 tanıtımı toplantısına katıldım.
Güzel birşey gördüğüm, duyduğum, deneyimlediğim zaman, yanımdakileri bıktıracak kadar çeşitli defalar “bu var ya, ateşin icadından sonra en büyük icat” demişimdir...Bu yediğim bir pizza da olabilir, güzel bir grannysmith elma, gördüğüm bir film de, bir dvd kaydedici de olabilir
Ancak Visual Studio ve SQL Server’da iyileştirmeleri görünce “bu” dedim, “Büyük Patlamadan sonraki en önemli olay”.
Bu ürünlerin ne olduğu, ne işe yaradığı, rakip ürünlerine karşı, bir önceki versiyonlarına göre ne özellik ve avantajları olduğu diğer yazılardan okursunuz. Benim amacım o değil.
Bana yaşattığı duygu, belki de yaşamım boyunca ilk defa “keşke şimdi 20 yaşında olsaydım” oldu. Yapılacak o kadar çok iş ve bu araçların getirdiği o kadar sınırsız olanak var ki, gençlerin önündeki bu gelecekten yararlanmamaları gerçekten kaynak israfı olur.
Ben bunları düşünürken okuduğum üniversitenin 2. sınıfında okuyan bir arkadaş sahneye davet edildi ve Visual Studio 2005 ile yaşadığı deneyimleri anlattı.“İşte” dedim “ben olacaktım şimdi onun yerinde ki, peeey...pey”..
Ne oldu? O günleri niye özledim? Niye tekrar 20 yaşında olmak istedim?Bir geçmiş hesaplaşması mı? Hiç sanmıyorum.
O zaman yaptığım hataları tekrar yaparım, girmemem gereken yerlere tekrar girerim, çalmamam gereken kapıları gene çalarım, söylemem, susup oturmam gereken lafları gene dayanamaz söylerim.
Ne değişecek o zaman?Yaratacak çok daha fazla şeyim olacak. Microsoft (diğer şirketlerin de muhakkak benzer güzellikte ürünleri vardır ama ben Microsoft’u takip etmeye karar vermiş biriyim) insanın eline fark yaratabilmek için araçlar veriyor (özellikle “express edition” denilen para ile satılana göre kısıtlı sürümleri bu işlerle hobi olarak ilgilinenlere, öğrencilere ücretsiz vermesi, artık gençlerin hiç bir mazeretin kalmadığının göstergesi)
Peki yeni birşeyler, daha önce olmayan birşeyler yaratarak, fark yaratmak ne işe yarayacak? Yaşamın anlamını arayan genç arkadaşlarımız şunu öğrenecek “aslolan yaşamın anlamı değil, senin yaşama kattığın anlamdır”Zengin bir yaşam beklemek yerine, yaşamını zenginleştirmek esastır.
Bu, aynı, gittiği yerin, takıldığı gece klubünün, birlikte olduğu insanların kendisine birşey katmasını beklemek kadar boş ve acı verici boş-umut yerine senin gittiğin yere bir anlam katman, senin birlikte olduğun insana bir değer katmaya uğraşmanın aslolan olduğunu anlamak gibi.
Şimdiye kadar ki bütün inançlar (bir tanesi hariç) insanın kötülük tarafından yönetilen, kötü niyetli bir evrende sıkışmış, sırf işkence çekmek için yaşıyor olduğunu söylüyor.
Halbuki yaşamın anlamı olarak iki şeye odaklanmak yeter: Amaç ve hareket.
Yaşamın amacı yaşamanın kendisi zaten ama amaçsız olmaz, hareketsiz hiç olmaz. (Merak etmeyin, Stephen Hawking de hareket ediyor)İşte Microsoft tanıtım toplantısında anlatılanları dinlerken bunlar aklımdan geçiyordu.
Amaç edinmek ve bu amaç uğrunda hareket etmek için Microsoft hayatı çok kolaylaştırıyor.
Örneğin SQL Server2005’te geliştirilen “İş Zekası” kavramı ile doğru araçlarla, doğru bilgiyi, doğru zamanda, doğru formatta alan insanın yanlış karar vermesi ancak inat veya kötü-niyetle açıklanabilir.
Yoğun ve bir o kadar da zevkli geçen günün finalinde, Şebnem Ferah konseri vardı...
Sahne performansına ilk defa şahit oldum ve çok beğendim...
Şarkı aralarından birinde şunu sordu :
"Siz şimdi Microsoft için buradasınız,
Demek ki bilgisayarcısınız,
Bilgisayarcı iseniz akıllısınızdır da
Akıllı iseniz şu soruya cevap da verebilirsiniz
Sevişmek mi sevgiyi doğurur, sevgi mi sevişmeyi?"
"Ah be Şebnem" dedim "sen bilmezsin, bunlar bilgisayarla kafayı kırmış insanlar, nereden bilsinler bunun cevabını?
En hayata yakın olanı sana "parametreler ne, değişkenleri ne zaman verecekseniz, array atayabilir miyiz, istediğimiz compiler'ı kullanabilir miyiz, çıktıyı XML formatında mı istiyorsunuz, sizdeki işletim sistemi ne, araya “message broker” koyacak mıyız?" diye sorar bunların”
Tahmin ettiğim gibi, soru çoktan seçmeli olmayınca cevapsız kaldı, bunu görünce Şebnem de seçenekli sormak zorunda kaldı.
Büyük çoğunluk, gene tahmin ettiğim gibi, “sevgi sevişmeyi doğurur” dedi.
Çok naif bir gençlik yetişiyor çoook :)
Bu sayılık da bu kadar olsun...
En güzel günler, en güzel geceler sizlerin olsun
Güzel birşey gördüğüm, duyduğum, deneyimlediğim zaman, yanımdakileri bıktıracak kadar çeşitli defalar “bu var ya, ateşin icadından sonra en büyük icat” demişimdir...Bu yediğim bir pizza da olabilir, güzel bir grannysmith elma, gördüğüm bir film de, bir dvd kaydedici de olabilir
Ancak Visual Studio ve SQL Server’da iyileştirmeleri görünce “bu” dedim, “Büyük Patlamadan sonraki en önemli olay”.
Bu ürünlerin ne olduğu, ne işe yaradığı, rakip ürünlerine karşı, bir önceki versiyonlarına göre ne özellik ve avantajları olduğu diğer yazılardan okursunuz. Benim amacım o değil.
Bana yaşattığı duygu, belki de yaşamım boyunca ilk defa “keşke şimdi 20 yaşında olsaydım” oldu. Yapılacak o kadar çok iş ve bu araçların getirdiği o kadar sınırsız olanak var ki, gençlerin önündeki bu gelecekten yararlanmamaları gerçekten kaynak israfı olur.
Ben bunları düşünürken okuduğum üniversitenin 2. sınıfında okuyan bir arkadaş sahneye davet edildi ve Visual Studio 2005 ile yaşadığı deneyimleri anlattı.“İşte” dedim “ben olacaktım şimdi onun yerinde ki, peeey...pey”..
Ne oldu? O günleri niye özledim? Niye tekrar 20 yaşında olmak istedim?Bir geçmiş hesaplaşması mı? Hiç sanmıyorum.
O zaman yaptığım hataları tekrar yaparım, girmemem gereken yerlere tekrar girerim, çalmamam gereken kapıları gene çalarım, söylemem, susup oturmam gereken lafları gene dayanamaz söylerim.
Ne değişecek o zaman?Yaratacak çok daha fazla şeyim olacak. Microsoft (diğer şirketlerin de muhakkak benzer güzellikte ürünleri vardır ama ben Microsoft’u takip etmeye karar vermiş biriyim) insanın eline fark yaratabilmek için araçlar veriyor (özellikle “express edition” denilen para ile satılana göre kısıtlı sürümleri bu işlerle hobi olarak ilgilinenlere, öğrencilere ücretsiz vermesi, artık gençlerin hiç bir mazeretin kalmadığının göstergesi)
Peki yeni birşeyler, daha önce olmayan birşeyler yaratarak, fark yaratmak ne işe yarayacak? Yaşamın anlamını arayan genç arkadaşlarımız şunu öğrenecek “aslolan yaşamın anlamı değil, senin yaşama kattığın anlamdır”Zengin bir yaşam beklemek yerine, yaşamını zenginleştirmek esastır.
Bu, aynı, gittiği yerin, takıldığı gece klubünün, birlikte olduğu insanların kendisine birşey katmasını beklemek kadar boş ve acı verici boş-umut yerine senin gittiğin yere bir anlam katman, senin birlikte olduğun insana bir değer katmaya uğraşmanın aslolan olduğunu anlamak gibi.
Şimdiye kadar ki bütün inançlar (bir tanesi hariç) insanın kötülük tarafından yönetilen, kötü niyetli bir evrende sıkışmış, sırf işkence çekmek için yaşıyor olduğunu söylüyor.
Halbuki yaşamın anlamı olarak iki şeye odaklanmak yeter: Amaç ve hareket.
Yaşamın amacı yaşamanın kendisi zaten ama amaçsız olmaz, hareketsiz hiç olmaz. (Merak etmeyin, Stephen Hawking de hareket ediyor)İşte Microsoft tanıtım toplantısında anlatılanları dinlerken bunlar aklımdan geçiyordu.
Amaç edinmek ve bu amaç uğrunda hareket etmek için Microsoft hayatı çok kolaylaştırıyor.
Örneğin SQL Server2005’te geliştirilen “İş Zekası” kavramı ile doğru araçlarla, doğru bilgiyi, doğru zamanda, doğru formatta alan insanın yanlış karar vermesi ancak inat veya kötü-niyetle açıklanabilir.
Yoğun ve bir o kadar da zevkli geçen günün finalinde, Şebnem Ferah konseri vardı...
Sahne performansına ilk defa şahit oldum ve çok beğendim...
Şarkı aralarından birinde şunu sordu :
"Siz şimdi Microsoft için buradasınız,
Demek ki bilgisayarcısınız,
Bilgisayarcı iseniz akıllısınızdır da
Akıllı iseniz şu soruya cevap da verebilirsiniz
Sevişmek mi sevgiyi doğurur, sevgi mi sevişmeyi?"
"Ah be Şebnem" dedim "sen bilmezsin, bunlar bilgisayarla kafayı kırmış insanlar, nereden bilsinler bunun cevabını?
En hayata yakın olanı sana "parametreler ne, değişkenleri ne zaman verecekseniz, array atayabilir miyiz, istediğimiz compiler'ı kullanabilir miyiz, çıktıyı XML formatında mı istiyorsunuz, sizdeki işletim sistemi ne, araya “message broker” koyacak mıyız?" diye sorar bunların”
Tahmin ettiğim gibi, soru çoktan seçmeli olmayınca cevapsız kaldı, bunu görünce Şebnem de seçenekli sormak zorunda kaldı.
Büyük çoğunluk, gene tahmin ettiğim gibi, “sevgi sevişmeyi doğurur” dedi.
Çok naif bir gençlik yetişiyor çoook :)
Bu sayılık da bu kadar olsun...
En güzel günler, en güzel geceler sizlerin olsun
0 Comments:
Post a Comment
<< Home