Kumdan Uygarlık

Bu Yazıların Orijinalleri BT Dünyası e-dergisinde yayınlanmaktadır. www.btdunyasi.net

21.11.05

Bu Google çıldırmış olmalı

Google “Dünyanın bilgisini düzenleyeceğim” diyor...Nasıl yani?

Arabamı alışveriş merkezinin kaçıncı katında nereye bıraktığımı bana söyleyebilecek mi?

Oturma odasından mutfağa ne için gittiğimi hatırlatabilecek mi?

Garson geldiğinde arkadaşlarımı etkilemek için Cabernet Sauvignon-Merlot şarabının hangi yılını söylemem gerektiğini, tattırmaya geldiği zaman da bir yudum aldığımda söylemem gereken lafları bana hatırlatabilecek mi?

Oğlumu hangi okulda okutmam gerektiğini, futbolda endirekt serbest vuruşla, çift-vuruş arasındaki farkı anlatacak, eşime hissettirmeden eve geç gelme yollarında yardımcı olacak mı?

Ertesi günü sendromu yaşatmadan ve göbek sahibi olmadan istediğim kadar bira içmenin yollarını gösterecek mi?

Bir dilim pastadan aldığım kaloriyi yakmak için kaç saat koşmam gerektiği bilgisini düzenleyip bana vermesi yetmez, bu adaletsizliği düzeltmek için de birşeyler yapmalı.Pastayı kaç dakikada yediysem o kadar süre ile koşmak yetsin örneğin o kaloriyi yakmaya.Google buna çalışsın.

En iyi ve yaygın arama motoru onda (üstelik aramalarla ilgili istatistikleri isteyenlerle paylaşıyor, İnternet’te iş yapan şirketler için mükemmel bir araç), en geniş, bedava e-posta servisi Gmail onda, en iyi masaüstü arama motoru ve masaüstü araç kutusu da onda...

"Earth" hizmeti ile (http://earth.google.com)dünyanın uydu görüntülerini ekranımıza getiren o, “Reader” (http://reader.google.com) hizmeti ile verdiği “istediğin RSS hizmeti veren siteden başlıkları toparlayıp getireyim” diyen de o, “Print” (http://print.google.com) hizmeti ile “kütüphanelerdeki kitapları size okutacağım” diyen de o, “Blogger” (http://www.blogger.com) hizmeti ile “herkese bedava günlük defteri veriyorum, istediğinizi yazın” diyen de o, “Maps” (http://maps.google.com) hizmeti ile “artık kaybolmak yok, harita hizmeti de veriyorum” diyen de o..Hele bir de en son “Google Base” (http://base.google.com) diye birşey çıkardılar ki, anlatabilmenin olanağı yok...Gidip inceleyin, ne işinize yarayacağına siz karar verin.

Google’ın yaptıklarını takip ederken hep aklımın bir ucunda Umberto Eco’nun “Gül’ün Adı” romanı var. Bilginin, bir avuç “atanmış”ın elinde olduğu, “halk”tan fellik fellik saklandığı, bir kitap sahibi olmanın nasıl bir ayrıcalık taşıdığı, bilgi sahibi olanın tanrıdan bir alt kademe aşağıda kabul edildiği bir dönemden bugünlere dünya tarihini gözönüne alırsak epeyce kısa bir zamanda geldik (onbinlerce yıllık insanlık tarihinde 500 yıl nedir ki)

Orada bilgiyi saklayan, bunun için cinayeti bile göze alan insanlar, artık sayıca o kadar olmasa da hala var. “Kim bunlar?” deyip, isim isteyerek beni TCK karşısında zor durumda bırakmadan söylüyorum ki kimler olduğunu siz bilirsiniz : Slytherin mezunu Lord Voldemort ve saz arkadaşları.Google ise, “Bilgi burada. Karşılığında ne para istiyor ne de güzel kalbinizi yoruyorum. Alın tüketin” diyor.

Google’ın kurumsal sloganı “Şeytan Olma” imiş...Google çalışanları bunu “Microsoft Olma” olarak yorumluyormuş. Yani daha dakika bir hata bir.

Zamanında Netscape de böyleydi, şimdi adını hatırlayan kişi sayısı, papyon takan insan sayısı kadardır herhalde...

Google yöneticilerinden rica ediyorum Microsoft’la takışmasınlar. Microsoft’un sıfırladığı şirketler tarihini incelesin, CEO’ları ile görüşsünler. Onların yaptıkları hataları yapmasınlar.

Bunu, MS Excel karşısında tutunamayıp piyasadan çekilmek zorunda kalan bir tablolama programını zamanında çok severek kullanan ancak şu anda Excel’e mahkum olan bir kullanıcı sıfatı ile söylüyorum.

Şu anda Microsoft’un elinde Ar-Ge’ye harcayabileceği para miktarı Google’dakinin 30 katı. Microsoft, Google’ın sunduklarını Office ürünlerine eklediği anda Google da Netscape gibi “eski dostlar” sınıfına yollanır.

Onun için bu makaleyi okuyan Google yöneticilerine buradan sesleniyorum:

Microsoft’la kapışmayan bir Google istiyoruz.Yapmayın arkadaşlar. Size de yazık, bize de.

Eğer bu konuda yanılıyor, Microsoft’u gözümde fazla büyüttüğümü düşünüyorsanız “Yaa git, yat arkadaşım, yaa. Ben sana daha ne diyeyim?” yazın, 4430’a gönderin. Bana bir faydası olmaz, düşüncelerimde bir değişiklik olmaz, ama en azından siz rahatlarsınız.

Bu sayılık da bu kadar olsun...

En güzel günler, en güzel geceler sizlerin olsun

0 Comments:

Post a Comment

<< Home