Kumdan Uygarlık

Bu Yazıların Orijinalleri BT Dünyası e-dergisinde yayınlanmaktadır. www.btdunyasi.net

26.9.06

Vista geliyor, vista..Kafa karışıklığı yarata yarata

Microsoft’un yeni işletim sistemi Vista’yı görmüş, ellemiş, kullanmış değilim...Neler yapacağı, ne özellikler eklenip, ne özelliklerin öne çıkarıldığı konusunda milletin anlattıkları Kar Adamı Yeti’yi görenlerin anlattıklarından farklı değil. Körün fili tarifi gibi herkes başka şeylerden bahsediyor. Veya aynı şeyi başka başka anlatıyorlar.

Ama benim konum bu değil. Beni “Microsoft gene birşeyler planlıyor. Nasıl engelleyebiliriz. Bu piyasayı nasıl hür(!) ve özgür (!), diğer rakipleri havlu atma noktasina getirmeden kollayabiliriz? Vista tsunamisi karşısında nasıl önlemler alabiliriz?” tartışmaları ilgilendiriyor.

Ve gelinen nokta ve gördüğüm şudur ki engellemeye çalışanların kafası epeyce karışmış durumda. Birşeylere itiraz edecekler, “Microsoft şunu yapmasın” diyecekler ama ne diyeceklerini, neye itiraz edeceklerini, neyi protesto edeceklerini bilemiyorlar. Hangi özelliği “kullanıcıya bu bütünlüklü olarak verilemez. Bu ayrıca satılmalı” diyeceklerini bilemiyorlar.

Microsoft’un önündeki en önemli engel de Avrupa Birliğinin Rekabet Komisyonu.

Çıkış tarihi yaklaştıkça komisyon üyelerini de bir telaş kaplıyor.

Microsoft “Nedir derdiniz? Neye huysuzluk edeceksiniz? Hangi özelliklerini “tekelleşme girişimi” maddesine tabi tutacaksınız? Neyi yapıp neyi yapamayacağımız önceden söyleyin de bilelim” dedikçe gelen cevaplar gittikçe muğlaklaşıyor.

Ve komisyon üyeleri “önceden birşey söylemeyelim, ürün piyasaya çıksın, ondan sonra “arkadaşım şu olmamış, bunu ürüne eklemen hiç hoş değil” türü yakınmalarda bulunalım” diyorlarmış.

Bana inanmıyorsanız Cnet’te Joris Evers’i okuyun. Ben de gelişmeleri ondan öğrendim.

http://articles.techrepublic.com.com/2100-1009_11-6116354.html?tag=nl.e107

Görünen o ki, Microsoft bir yol gösterici kurallar rehberi bekliyor Komisyon ise Vista’nın hangi modüllerini beğenmediğini, sakıncalı gördüğünü (göreceğini) bir türlü açıklamıyor.

Microsoft daha yeni 357 milyon dolar ceza yemiş 2004 yılında çıkartılan “tekelciliği yasaklayan kanun”a uymaması sebebiyle. Şimdi diyor ki “önceden söyleyin ona göre önlem alalım”

Tabi konu da dönüyor dolaşıyor kafa karmaşıklığında düğümleniyor.

Örneğin, yıllarca Microsoft’un işletim sistemlerinin virüslere ve saldırılara açık olduğundan şikayet edilir. Şimdi Microsoft “tamam işletim sisteminin içine “Windows Defender” koyayım” diyor, komisyon aynı görevi görmek üzere ürün satan Symantec ve McAfee’den görüş istiyor.

Ne desin bu şirketler “iyi olur tabi, sistemle bütünleşik bir anti-casus yazılım daha etkin olur. Biz bu arada ürün satamaz hale geliriz ama ne gam” mı?

Avrupa Birliği Rekabet Komisyonu’nun esas görevi Avrupa şirketlerini dış tehditlere karşı korumak ve kollamak. Ne pahasına? Daha pahalı, daha az işlevli, daha eski teknolojiye dayalı sistemler satan ürünler kullanmak zorunda kalan tüketiciler pahasına.

Aynı, bir zamanlar, “yerli sanayiciyi koruma ve kollama” gerekçesi ile “ithal ikameci üretim” yandaşlarının dediği ve yaptığı gibi. Yeni kuşak, umarım, hatırlamaz. (bu arada yeni kuşak için : ikame, “yerine koymak” anlamına geliyor.)

- İthal etmek yerine Türkiye’de üretilmişini kullanalım.
- Ama Türkiye’de üretilmişi daha pahalı ve kalitesiz.
- Olabilir. Önemli olan dövizimiz böyle antin-kuntin şeyler için harcanmasın.
- Peki ne için harcansın? Ne diye kazanıyoruz ki o dövizleri?
- Zor günler için saklayalım
- Hangi zor günler?
- Gelince görürsün işte, uzatma.
- Peki.

Bir zamanlar Türkiye’de böyle görüşler vardı (hala da kıyıda köşede böyle düşünenler vardır ama en azından iktidarda değiller ve açık açık söyledikleri zaman onları ayıplayacak insanların varlığından haberdarlar)

Düşüncem şu:

- Herhangi bir ürün için nihai kararı piyasa versin. Kimse (hiç bir kişi, kurum, komisyon, devlet) tüketici adına, tüketicinin birey olarak satın alma ve kullanma hakkından daha fazlasına sahip ol(a)masın.

- Microsoft’un ürettiği işletim sistemleri ile birlikte diğer rakip şirketler, kapalı kapılar arkasındaki komisyonlarda yapılan ayak oyunları ile değil, o üründen daha iyisini üreterek kar etsin.

- İşletim sisteminin “yancı”ları (güvenlik yazılımları, bilgisayar ile bütünleşik eğlence dünyası ürünlerinin üreticileri, haberleşme yazılımı üreticileri vb.) işletim sisteminin içinde olanlardan daha iyisini, daha hızlısını, daha gelişmişini ürettikleri ve sattıkları için hayatlarını kazansınlar.

Yoksa “O özelliği işletim sisteminin içinden çıkartılsın da, tüketici bizden ayrıca almak zorunda kalsın” diye bir karar kabul edildiği için değil.

- İşletim sisteminde komisyon üyelerinin paşa gönüllerinde iyiniyetle(!) aldıkları kararları uygulamak için getirilen ek önlemler ise ek masraf ve emek kaybı, gecikme bedeli olarak gene tüketiciye yansıtılıyor.

Bu sebeple benzeri komisyonların kararlarının bedeli tüketicinin cebinden değil, komisyon üyelerinin cebinden çıksın. (Umarım kimse “MS o masrafları kârından fedakarlık etsin de kendi cebinden ödesin” deme saflığını göstermiyordur)

(Aslında şimdi “Formula1’deki şark kurnazlığından aldığımız 5 milyon USD’lik cezayı kim ödesin?” sorusunu açmak vardı ama doğru mecra burası değil)

Yıllarca Microsoft’un ayağına prangalar vurarak gelişmesini önlemeye çalışanlar o kadar emeği bu iş yerine Linux benzeri bedava (inanmayııın üretilmiş hiçbirşey bedava değildir) ve daha işlevsel ürünler için harcasa idi şimdi engellenmesi gerekecek bir işletim sistemi kalmazdı belki de.

Şimdi de en büyük korku “Ya Google da benzeri bir işletim sistemi yapar ve yaygınlaşırsa, bütün özellikleri içinde olur da başka hiçbir yan ürüne gereksinim olmazsa. Ya o kadar çok benimsenir de tekelleşme yoluna gider de kimse ondan başka birşey kullanmazsa?”

Amaaaan o gün gelsin düşünürüz. Çekeriz Google’ı karşımıza “bak arkadaş, öncelikle posta kutusu için bu 3 gigabayt yer fazla, sen onu bir 2 megabyte’a indir bakalım. Nedir bu rahatlık? Bu değirmenin suyu nereden geliyor?” talebinden başlar sonra yavaş yavaş o ürünü de kuşa çevirmesini biliriz. Yeter ki Google da bizim kurallarımızla oynamayı kabul etsin. Gerisi kolay.

Bu sayılık da bu kadar olsun.

En güzel günler, en güzel geceler sizlerin olsun.

Labels: , , ,

0 Comments:

Post a Comment

<< Home