MP3 İndirmek Hırsızlık mı?
- Tabii ki değil...Bir şey üretildikten sonra artık kamunun malı olur. Ben de kamunun bir parçası olduğuma göre buna sahip olmak en doğal haklarım arasındadır.
- Tabii ki değil...Ödeyeceğim 10 liranın olsa olsa 50 kuruşu sanatçının cebine gitmektedir. Geri kalan, aracı olarak geçinenen parazitlerin cebine gidiyor. Stüdyo sahibi, CD üreticisi, kayıtçısı, satışçısı, reklam meklam derken aslında 50 kuruşluk şey 10 liraya çıkıyor. Doğrudan sanatçının cebine gideceğini bilsem ödeyeyim ama yok böyle birşey. Eğer çok istiyorsa gelsin sanatçı 50 kuruşunu ödeyeyeyim. Konu da kapansın.
- Tabii ki değil...Sonuç itibarı ile o yasal olmayan kopyayı yaratmak için orijinal bir CD alınmıyor mu? E, onun parasını ödeniyor işte. Şöyle düşün sen aldığın gazeteyi okuduktan sonra isteyene vermiyor musun, okusun diye? Bu da öyle bir şey işte.
- Tabii ki değil...Interneti koca bir kütüphane gibi düşün. Sen kütüphaneye gidip birşey okuduğunda para ödüyor musun? Hayır..E, o zaman daha ne? Kütüphaneye kadar gitmek zorunda olmadığımız için mi tantana ediyorsun?
- Tabii ki değil...Telif hakkı neymiş? Mülkiyet hakkı neymiş? Bunların hepsi kapitalist düzenin uydurmaları...Yârin yanağından gayrı her yerde, herşeyde, hep beraber olabilmek lazım.
- Tabii ki değil...Şunu bil ki sanatçılar CD satışlarından değil ekstralardan vuruyor voliyi...Konser olur, bayi toplantıları olur, reklamlar, diziler olur..Esas para orada...Yani ben onun şarkılarını MP3 oynatıcıma indirerek aslında ona para kazandırıyorum
- Tabii ki değil...Nasıl olsa ben o sanatçının konserine gittim ve oraya sahte bilet bulamadığım için tam parayı vermek zorunda kaldım...Bundan sonra indirdiğim şarkıların parasını o konser bileti parasından tahsil etsin.
- Tabii ki değil..Ben zaten o eseri para ile satılsa almayacaktım. Dolayısı ile o sanatçının potansiyel müşterileri arasında değilim ki benim kopya alıyor olmam onu zarara uğratsın. Cebine girmeyecek bir para gene girmiyor. Bunda bir zarar yok.
- Tabii ki değil...Ben programcılıkla amatör olarak uğraşıyorum. Para kazanmaya başladığım çünkü kaçak işletim sistemi ve uygulamalarının parasını öderim merak etme.
-Tabii ki değil...bana kadar yeteri kadar para kazanmışlardır zaten. Benden de kazanmayıversinler...
Benim aklıma gelen, bana söylenilen gerekçeler üç aşağı beş yukarı bu kadar. Sizde daha fazlası varsa benimle paylaşın ( enustun@btdunyasi.net ) ben de dağarcığımı genişleteyim (gerçi artık “dağarcık” boyutundan çıkıp “dağar” hatta “dağ” oldu, ama olsun)
Ne yazık ki bu gerekçelerin hiç biri beni ikna etmeye yetmiyor. Yaşamanın en temel hakkının, birey hakkı olduğuna birey hakkının olabilmesi için de mülkiyet hakkının bir ön-şart olduğuna inanıyorum.
Kişi üretmek, ürettiğine sahip çıkmak hakkına sahip olmalı. Ürettiğini ister bedavaya verir, isterse de “ücreti budur kardeşim” diye bir fiyat koyar.
Bu fiyat koyma aşamasından sonra, serbest piyasa, bu fiyatın o üretilmiş eser için uygun olup olmadığına karar verir. (“Kamu kararı”, “toplumsal çıkar” diye birşey yoktur, bireylerin kendi başlarına aldığı karar(lar) vardır. Bu sebeple “toplum buna hazır değil”, “kamuoyu bunun bedelinin bu olduğunu düşünmüyor” gibi her türlü yaklaşım aslında hırsızlamayı düşünen o bireyin, kendi fikrini dayatma/haklı gösterme çabalarıdır)
Eğer fiyat yüksek ise kimse almaz, ürettiği üreticinin elinde kalır, fiyatını düşürüp tekrar şansını dener.
Fiyat çok düşük kaldı ve satışlar patladı ise bir dahaki sürümde üretici daha yüksek bir fiyat koymayı akıl edecektir. Her halükarda, serbest piyasa, o ürünün gerçek, adil, ahlaki karşılığını, uzun veya kısa vadede, belirleyecektir.
Yeter ki bu aşamada fiziksel zor-alım veya sahtekarlıkla el koyma, hırsızlama olmasın.
Bu bağlamda “telif hakkı” tabii ki mülkiyet hakkının vazgeçilmez bir parçasıdır.
Madem o ürün o sanatçı üretmeden yoktu ve o üretmese olmamaya devam edecekti, o zaman üretildiği andan itibaren o ürünün sahibi o sanatçıdır.
Mülkiyet hakkını kabul etmemek, gün gelir sizi de zor durumda bırakır. Bir gün eve dönersiniz, bir bakarsınız ki evinizde yabancı insanlar yan gelip yatıyor. “Ne mülkiyet hakkı? Ne tapusu? Mallar herkesindir. Bundan sonra burada kalmaya karar verdik” derler. Sizin “ama parasını ben ödemiştim, işte tapu...” gibi sızlanmalarınız hiç bir işe yaramaz.
MP3 indirmekten nerelere geldik? Konuyu şöyle özetlemek de mümkün:
Bugün siz, gerekçeniz size ne kadar haklı gelirse gelsin, başkasının ürettiğine el koyarsanız yarın öbürgün de başkasının sizin ürettiğinize el koymasına ses çıkaramaz hale gelirsiniz.
Birey hakları, bütün bireyler için gerekli. Sahip çıkmanızı tavsiye ederim. (Çok geç olmadan)
Bu sayılık da bu kadar olsun.
En güzel günler, en güzel geceler sizlerin olsun.
- Tabii ki değil...Ödeyeceğim 10 liranın olsa olsa 50 kuruşu sanatçının cebine gitmektedir. Geri kalan, aracı olarak geçinenen parazitlerin cebine gidiyor. Stüdyo sahibi, CD üreticisi, kayıtçısı, satışçısı, reklam meklam derken aslında 50 kuruşluk şey 10 liraya çıkıyor. Doğrudan sanatçının cebine gideceğini bilsem ödeyeyim ama yok böyle birşey. Eğer çok istiyorsa gelsin sanatçı 50 kuruşunu ödeyeyeyim. Konu da kapansın.
- Tabii ki değil...Sonuç itibarı ile o yasal olmayan kopyayı yaratmak için orijinal bir CD alınmıyor mu? E, onun parasını ödeniyor işte. Şöyle düşün sen aldığın gazeteyi okuduktan sonra isteyene vermiyor musun, okusun diye? Bu da öyle bir şey işte.
- Tabii ki değil...Interneti koca bir kütüphane gibi düşün. Sen kütüphaneye gidip birşey okuduğunda para ödüyor musun? Hayır..E, o zaman daha ne? Kütüphaneye kadar gitmek zorunda olmadığımız için mi tantana ediyorsun?
- Tabii ki değil...Telif hakkı neymiş? Mülkiyet hakkı neymiş? Bunların hepsi kapitalist düzenin uydurmaları...Yârin yanağından gayrı her yerde, herşeyde, hep beraber olabilmek lazım.
- Tabii ki değil...Şunu bil ki sanatçılar CD satışlarından değil ekstralardan vuruyor voliyi...Konser olur, bayi toplantıları olur, reklamlar, diziler olur..Esas para orada...Yani ben onun şarkılarını MP3 oynatıcıma indirerek aslında ona para kazandırıyorum
- Tabii ki değil...Nasıl olsa ben o sanatçının konserine gittim ve oraya sahte bilet bulamadığım için tam parayı vermek zorunda kaldım...Bundan sonra indirdiğim şarkıların parasını o konser bileti parasından tahsil etsin.
- Tabii ki değil..Ben zaten o eseri para ile satılsa almayacaktım. Dolayısı ile o sanatçının potansiyel müşterileri arasında değilim ki benim kopya alıyor olmam onu zarara uğratsın. Cebine girmeyecek bir para gene girmiyor. Bunda bir zarar yok.
- Tabii ki değil...Ben programcılıkla amatör olarak uğraşıyorum. Para kazanmaya başladığım çünkü kaçak işletim sistemi ve uygulamalarının parasını öderim merak etme.
-Tabii ki değil...bana kadar yeteri kadar para kazanmışlardır zaten. Benden de kazanmayıversinler...
Benim aklıma gelen, bana söylenilen gerekçeler üç aşağı beş yukarı bu kadar. Sizde daha fazlası varsa benimle paylaşın ( enustun@btdunyasi.net ) ben de dağarcığımı genişleteyim (gerçi artık “dağarcık” boyutundan çıkıp “dağar” hatta “dağ” oldu, ama olsun)
Ne yazık ki bu gerekçelerin hiç biri beni ikna etmeye yetmiyor. Yaşamanın en temel hakkının, birey hakkı olduğuna birey hakkının olabilmesi için de mülkiyet hakkının bir ön-şart olduğuna inanıyorum.
Kişi üretmek, ürettiğine sahip çıkmak hakkına sahip olmalı. Ürettiğini ister bedavaya verir, isterse de “ücreti budur kardeşim” diye bir fiyat koyar.
Bu fiyat koyma aşamasından sonra, serbest piyasa, bu fiyatın o üretilmiş eser için uygun olup olmadığına karar verir. (“Kamu kararı”, “toplumsal çıkar” diye birşey yoktur, bireylerin kendi başlarına aldığı karar(lar) vardır. Bu sebeple “toplum buna hazır değil”, “kamuoyu bunun bedelinin bu olduğunu düşünmüyor” gibi her türlü yaklaşım aslında hırsızlamayı düşünen o bireyin, kendi fikrini dayatma/haklı gösterme çabalarıdır)
Eğer fiyat yüksek ise kimse almaz, ürettiği üreticinin elinde kalır, fiyatını düşürüp tekrar şansını dener.
Fiyat çok düşük kaldı ve satışlar patladı ise bir dahaki sürümde üretici daha yüksek bir fiyat koymayı akıl edecektir. Her halükarda, serbest piyasa, o ürünün gerçek, adil, ahlaki karşılığını, uzun veya kısa vadede, belirleyecektir.
Yeter ki bu aşamada fiziksel zor-alım veya sahtekarlıkla el koyma, hırsızlama olmasın.
Bu bağlamda “telif hakkı” tabii ki mülkiyet hakkının vazgeçilmez bir parçasıdır.
Madem o ürün o sanatçı üretmeden yoktu ve o üretmese olmamaya devam edecekti, o zaman üretildiği andan itibaren o ürünün sahibi o sanatçıdır.
Mülkiyet hakkını kabul etmemek, gün gelir sizi de zor durumda bırakır. Bir gün eve dönersiniz, bir bakarsınız ki evinizde yabancı insanlar yan gelip yatıyor. “Ne mülkiyet hakkı? Ne tapusu? Mallar herkesindir. Bundan sonra burada kalmaya karar verdik” derler. Sizin “ama parasını ben ödemiştim, işte tapu...” gibi sızlanmalarınız hiç bir işe yaramaz.
MP3 indirmekten nerelere geldik? Konuyu şöyle özetlemek de mümkün:
Bugün siz, gerekçeniz size ne kadar haklı gelirse gelsin, başkasının ürettiğine el koyarsanız yarın öbürgün de başkasının sizin ürettiğinize el koymasına ses çıkaramaz hale gelirsiniz.
Birey hakları, bütün bireyler için gerekli. Sahip çıkmanızı tavsiye ederim. (Çok geç olmadan)
Bu sayılık da bu kadar olsun.
En güzel günler, en güzel geceler sizlerin olsun.
0 Comments:
Post a Comment
<< Home