Kumdan Uygarlık

Bu Yazıların Orijinalleri BT Dünyası e-dergisinde yayınlanmaktadır. www.btdunyasi.net

9.10.06

2012’de Marduk gelmezse 2018’de Linux gidiyor

Nereye gidiyor Linux? Hani Linuxx, demokratik, katılımcı, özgür yazılımın şahlanan gücü olarak, gözü paradan başka birşey görmeyen, kodlarını kimseyle paylaşmayan, kapitalist işletim sistemlerine bir alternatif olarak mazlum doğunun emperyalist batı ile olan teknolojik uçurumunu kapatacaktı?

3 kişisel deneyimim, beni “bilgisayar, bilgiyi saysın ben niye araya giriyorum ki?” konusunda düşünmeye itti.

1- Bir akrabam, bilgisayarın nimetlerinden yararlanmak istiyor ama bilgisayarı öğrenmek istemiyor

2- Eve aldığım sabit-diskli bir dvd kaydedicisi, benim bile anlayabileceğim basit bir menü ile tam da (ve de sadece) benim istediğim şeyi yapıyor. Ama arkadaşlar “aynı şeyi PC’de de yapardın hem de daha ucuza” diyor.

3- Cep telefonları, “arkasında hangi işletim sistemi varmış gibi konular” kullanıcısının umurunda olmadan ajanda, saat alarmı, kamera, TV-Radyo-çalar, fotoğraf makinesi, mp3/mp4 oynatıcısı, uzaktan kumanda, elektronik kitap okuyucusu vb. işlevlerini yerine getiriyor ancak biz ona hala “telefon” demeye devam ediyoruz.

Arabanın, çamaşır makinesinin, bulaşık makinesi ve elektrikli süpürgenin ne işe yaradığını biliyoruz. Nasıl kullanılacağını kullanım kılavuzlarından öğreniyoruz. Ve hangi işlevi yerine getirmesi için aldı isek onu yapıyor üstelik belli bir modeli kullanan bir ev hanımı, başka bir bulaşık makinesini kullanmakta o kadar da zorlanmıyor.

Bir arabadan inip öteki arabaya binmek ve kullanmaya başlamak o kadar da zor birşey olmuyor çünkü bütün arabalarda temel prensip ve kullanım şekilleri aynı.

Ancak konu bilgisayara gelince vizyon insanı gözü korkutacak kadar genişliyor.

- Hocam, ben bu bilgisayarla neler yapabilirim?

- Sen ne diyorsun üstad, bu öyle bir derya ki, yapabileceklerin sınırsız. Bütün dünya önüne açılıyor. Resim yap, hesaplama yap, mesaj al/gönder, film izle, tv seyret, internete gir, oyun oyna, karşılıklı görüşmeler yap, fotoğraflarını seyret, dünyayı takip et, okey oyna, at yarışı oyna

- Aboov...Yapma yaa, kalsın o zaman...Zaten bunlara bir de virüs, bakteri, solucan, molucan giriyormuş...Atari, matari gibi bişi baksak?

Bu durumda da bilgisayarlaşma “valla ucuz bulduk aldık”, “çocuk çok ısrar etti”, “veli toplantısında bir baktık ki evinde bilgisayar olmayan bir biz kalmışız, utandık”, “e lazım tabi, aldık biz de ama henüz açmadık, hanım monütüre dantel örüyor, önce o bitsin de...”, “kampanya vardı, aldık” seviyesinde kalıyor.

Sonuç, Cem Yılmaz’ın “evde amerikan bar” esprisi komikliğine doğru gidiyor.

Halbuki istenilen ihtiyaçlar sıralandığında o ihtiyaç için üretilmiş ürünlerin kullanım basitliği daha cezbedici. Benim gözlemim, gidişatın bu yönde olduğu.

Bilgisayarın ne işe yarayabileceğini, “üh-hüüüü...” diye ucu bucağı olmayan bir kavram ile açıklamak yerine hangi ihtiyaçlarımı gidereceğini bilsem, düğmesini açtığımda beni yönlendirecek menü gelse, aşağı yukarı tuşlarına basarak (hatta konuşarak) menüler arasında dolaşsam ve işimi halletsem güzel olmaz mı?

Güzel olur. Güzel olduğu için de artık “media center” gibi uygulamalar tercih edilmeye başlandı.

Veya Google’ın sadece internet kullanımı ile sunduklarına ve sunmayı planladıklarına bakın. Üzerinde sadece internet tarayıcısı olan bir aletle yazı yazıp hesaplama da yaptırabiliyorsunuz.

Üstelik bir de DRM (Digital Rights Management) kavramı geliyor yani kopya koruma yöntemleri ile divx seyretmek, mp3 dinlemek bedava olmayacak ama çok ucuz bedeller karşılığında daha iyi hizmetler verilecek

Bu sebeple de cep telefonları örneğinde olduğu gibi “arkasında çalışan sistem umurum değil ben gelen ekrana bakarım” türü bir yaklaşımı karşılayanlar kalacak. Özgür, katılımcı, bedava olanlar gidecek. Niye?

Kullanıcıya iş yükleyen “tamam onu yapmak için şunu indir, bunu ekle. O uygulama şuradan, bu yazılım buradan...O mu? Ona yeni bir güncelleme lazım” türü sistemler / anlayışlar / yaklaşımlar ise şimdilik ufak ufak, daha sonra büyük bir hızla gündemi ve ortamı terkedecek. Veya şu anda “yok hocam, taş plaktan dinlenilen müziğin hazzını hiç bir aygıt veremiyor” diyenler kadar kısıtlı bir çevrede yankı bulacak.

E peki Linux’un mezartaşına niye 2018 yazılacak?

Onu da ben değil Simone Brunozzi söylüyor. Kendisi ve fikirleri hakkında daha geniş bilgiyi http://www.ubuntu.it/ adresinde bulabilirsiniz. (İtalyanca ama olsun Altavista’nın”Babil balığı” ne güne duruyor :)

Çeşitli kaynaklar, amcamın kulağına şunu fısıldamış:

Mevcut PC’lerin cep telefonu ve cep bilgisayarı gibi mobil terminallere dönüşü 10 yılı bulacak (henüz yeteri kadar hafif ve uzun süre dayanan enerji kaynağı konusunda eksiklikler var, ki bu eksiklikler 2012’ye kadar giderilecek).2016 ile 2018 yılları arasında da yeni teknolojiye geçiş yaşanacak (tabi bu arada Marduk veya yepyeni bir teknoloji eğilimi gibi birşeyler yaşanmazsa)

Gözlemlerimde yanılıyor olabilirim, tarih konusunda Simone beni kafaya alıyor olabilir ama 2018 o kadar da uzak değil. Ben buradayım, Simone da burada, siz de buradasınız. Göreceğiz bakalım...

Bu sayılık da bu kadar olsun.

En güzel günler, en güzel geceler sizlerin olsun.